top of page

Fransa Cannes'dan Midilli'ye Seyir Defteri Yazı Dizisi-11

Lefkas - Ithaki


Sert rüzgarlarla ve yeni insanlarla muhabbetle geçen Lefkas’da artık sert rüzgar pes etmiş ve deniz de durulmuştu... Bize düşen de D-Marin’in (Doğuş Holding’in şirketi) işlettiği bu marinayı da diğerleri gibi geride bırakmak... Kanal yolu ile ulaştığımız bu marinadan, yine kanalın devamı ile çıktık.

Sanki hiç sert rüzgarlar yokmuş, sanki marinada bile rahat uyutmamışlar gibi deniz çarşaf... Üzerine sinek düşse belli olur cinsinden... Böylesi deniz güzel ama, rüzgar olmayınca bizimki takaya dönüyor :) Rüzgar olmazsa, kendini gösteremiyor... Hani kafese konan aslan gibi :P

Bugün kısa bir mesafeydi önümüzdeki... Sonra İtaka’ya (veya Ithaki) bir körfez ve ondan sonra diğer bir körfeze saparak girdik... Bomboşşşşş! İstediğimiz her yere bağlayabiliriz tekneyi... Biz de el sallayan bir adamın iskelesini seçtik... Zaten pilot kitabımızda da burayı salık veriyordu... Adam boşa el sallamıyor tabii. Kafesi var orada. Orada yiyelim içelim diye... Fiyatlar da yaz fiyatları... Kahve %50 daha pahalı Lefkas’dan... İçtik tabi...Sonra adanın merkezini yarım saatte bitirdik. Küçük bir ada. Kaş’ın karşısındaki Kastellorizo’dan biraz daha büyük... Ama tarihteki yeri farklı; Homeros’un Odysea’yı ve İliada’yı yazdığı yer... Ve bununla övünüyorlar...Bir şeyler almam gerekiyordu, yemek-içmek için... Ara sokaklarda bir teyzenin işlettiği bakkal gördüm ve girdim. Alt sokakta büyük bir süpermarket vardı ama bakkalları severim. Bakkallarda ayrıca sohbet de edebiliyorsun, daha sıcak geliyor. Teyzeden alabildiğimi, bulabildiğimi aldım. Mecburen gerisini süpermarketten... Teyze nereden geldiğimi sordu. “İstanbul” deyince, gözleri faltaşı... “Taaaa ordan mı geldin oğlum!!! Çok uzak değil mi orası?!”...Alışverişi yapıp, tekneye doğru yürürken güneş battı ve sıcak havanın yerini, ısıran soğuk... Bu arada arkadan birinin seslenişini duydum... Liman Polisi... İşsizlikten sıkılmışlar, bize “Geleceksiniz değil mi evraklarınızla!” dedi... Tabi ben “Tabi tabi, yatmıyor, uyumuyor, hep size gelip, sizi görmeyi düşünüyorduk!” dedim içimden ama tabi yüksek sesle “Tabi, bunları hemen bırakıp geleceğim!”... Her limanda giriş-çıkış yapmak gerekiyor normalda... Lefkas’da yapmadım ama burda kaçamadık, kimse yok. Tek tekne biziz, tek yabancı da... Görünmemenin imkanı yok. Yazın olsa, kim kime, dum duma...

Yolda hayatını denizde yitirenlere adanmış “Denizin Kucakladığı İnsanlar” Anıtı’nı gördüm... Sarıldım, düşündüm, hissettim, hüzünlendim ve sessizce ağladım... Hepsi ordaydılar, denizin kucağında sonsuz uyukularında... Kimi ekmek parası peşinde balıkçılar, navluncular veya amatör denizciler, mülteciler, askerler veya her nasılsa son nefesini denizde veren herkes... Hepsinin hatıraları önünde eğiliyor ve hüznü paylaşıyorum....Yarın Patras yolları taştan.... Hava bir süre iyi İon Denizi’nde... Korint de iyi gibi... Ege hala farklı, deniz var... (bizim ailede deniz var demek, deniz dalgalı, fırtınalı, sert demek :) Bu Perşembe ve Cuma iyi gibi Ege... Bakarsınız, bu Cuma iyi yol alırız Midilli’ye doğru ve belki de varırız gelecek hafta gelmeden... Denizde son kararı, deniz verir... Bakalım...

02.11.2015

7 görüntüleme
bottom of page